Ask mi .. Bana sor...

6 Eylül 2010 Pazartesi



Saflık mı ? Açlık mı ? Yalakalık mı ? Gerçek mi ? Var mı ? Yok mu ? Her ne kadar tam olarak çözemediğim bir konu olsa da son yıllarımda üzerinde çokça durduğum düşündüğüm bir konu. Aşk…

Kimine göre bir gecelik. Kimine göre bir hecelik. Yani sadece heceden ibaret. Kimine göre bir heveslik. Kimine göre bir nefeslik. Çok azına göre ise ömürlük...

Bir çok kişiye sorduk.. Bir çok cevap aldık .. İşte onlar…

Önce kendime sordum.. Bence aşk sadece masallarda…

Birine göre aşk aşkın tarifini yapmaya çalışmaktır. Ancak aşık olan insan bunu yapar…

Birine göre varlığı bir dert yokluğu yara…

Birine göre bitkisel hayata girmektir aşk .. tanımı olamaz ben aşk olarak onu biliyorum.. o neyse aşkta odur…

Birine göre aşk Acıya Şikayetsiz Katlanmaktır.. .

Birine göre intihar gibidir.. Her an düşünülebilen ama cesaret edilemeyen…

Birine göre sen kimsin.. [opps numara bile silinmiş :)]…

Birine göre aşk wirüstür …

Birine göre aşk, hakkımda yaptığım yorumları sonradan hep yanlış ya da eksik bulduğum şey…

Birine göre 'aşk güzel ediyor her şeyi ..' yalan en kocamanından…

Birine göre aşk bile bile zevk alarak acı çekmektir… ismini vermek isteyen izleyici : Can Topal

Birine göre aşk sihirli bir şeydir ne yazık ki elinizdeyken puff diye gidiverir gece yarısı kaybolan külkedisi gibi...

Birine göre aşk bir sudur iç iç kudur poff aşkız hayat boş hayat…

Birine göre uyum, coşku, açıklık ve dürüstlük, birlikte gelişmek, keyif, anlayış, denge, içtenlik...

Birine göre aşk; Beynini alıp masaya koymak,Gerektiğinde yaşamayı,su içmeyi,yemeyi,uykuyu unutmaktır.Kısaca kendinden vazgeçmektir…

Birine göre sonu asla mutlu olmayan geçici bir his…

Delinin birine göre yoktur onun belli bir tanımı…

Birine göre annesinden dayak yediği halde, yine 'Anne' diye ağlayan bir çocuktur,AŞK..

Birine göre eğer bir gün aşık olursa cevaplayabileceği bir şey..

Birine göre aşk kokudur…

Birine göre o ilişkiye objektif olarak bakamamaktır…

Birine göre mantıksız sevgi desem nasıl tatmin edecek ki” ... sorarak öğrenilmez…

Falancaya göre “Ben aşkı tanımlayamıyorum, sarıçiçeğe soralım.”

Birine göre aşk yok yalan ! canımı yakan en büyük duygu . onu tanımıyorum üzgünüm …

Birine göre hayranlıktır. eğer bi insana yeterince hayransan onun adı aşktır. için gider her anına. nefesine için gider. kokusu başını döndürür. elinden içtiğin bir kap su şifan olur…

Birine göre aşkın belli bir tanımı olmaz, her zaman değişebilir, kendini hayatın birçok tarafında gösterebilir de…

Birine göre aşk: onun anlattığı en önemsiz şeyleri bile, hiç sıkılmadan gözünün içine bakarak dinlemektir…

Birine göre “aşkın o kadar çok tanımı var ki hangisini yapsam hmm aşk yalnız kaldığında gitarına sarılıp söylediğin şarkılarda onu bulmaktır mesela ya da aşk aslında kolanın yanında yediğin hoşbeştir be oley…”

Birine göre "Hayatın can suyudur" ..

Birine göre 3 harften meydana gelen 3 bilinmeyenli denklem..

Birine göre "kalbiniz göğüs kafesinizin içinde bir kuş gibi çırpınıp durur ya.işte buna aşk diyorlar"

Birine göre tanımını yapılabiliyor olsaydı o şey aşk değil bildiklerini tekrarlamak olurdu..

Birine göre aşk; tanımlanamayandır aslında.. baktığında göremediğin, ama hep hasret olduğundur.. Canını acıtan ama bıktırmayandır..

Birine göre : kısacası aşkın tarifi ne olursa olsun biz içine sevgimizi katmadan yaşarsak ne kendimiz tadına vararak yaşarız ne de yaşatmak istediğimiz insana aşkın tadını yaşatabiliriz ..

Birine göre “aşka inanmam demem ama şu sözü hatırlatırım: Bir kadın ‘aşka inanmıyorum’ derken aslında tek bir şey demek istiyordur. ‘Hadi beni aşka inandır.’
Ben inanmayı bekleyenlerdenim.”

Birine göre aşk karşılıksız bekleyiş sürecidir..bekledikçe artar, arttıkça daha bir aşık olursun..hırpalanırsın, her gün tekrar tekrar ölürsün de gıkın çıkmaz..sonra bir bakmışsın bir gün yeniden doğmuşsun…

Birine göre aşk o kadar da anlatılabilecek bir şey değildir… zihninde köşe kapmaca oynayan bir şeye nasıl akıl sır erdirebilirsin ki?!

Birine göre aşk çözümü değişken olan bir denklemdir…

Birine göre " Ey gönül AŞK nedir diye mi soruyorlar? De ki kim ki bu soruyu sorar, demek ki anlamaz... Her kim de anlar, zaten bu soruyu sormaz... " demiş MEVLÂNA ^-^

Birine göre aşk bence birini çok uzakta olsa bile yürüyüşünden tanımak, sorunların seni çok sıktığı zaman onunla aran iyi olmasa bile onu düşünerek mutlu olmak, rüyanda onun sıcaklığını ve ellerini gerçekmişçesine hissedebilmek, onun mükemmel olmadığını bilsen de onu herkesten çok istemek, onu düşünmeden bir gün geçirmemek olabilir mesela...ama aşkın anlatılamayan çok farklı yönleri var ne bileyim bence yapılamaz aşkın tanımı.. :)

Evet gördüğümüz üzere herkes için farklı aşk var.. Ne olduğunu çözebilene aşk olsun o zaman ..

varoşların rockçısı vol.2

30 Ağustos 2010 Pazartesi

Bizim buralardan bahsetmiştim biraz bu yazının ilkinde. Pek sevmediğimi söylemiştim evet ama sevdiğim yönleride var tabi.

İlk olarak varoş erkeklerinin varoşların gözündeki imajı mevzu bahis.

Malum ghettolar bu konuda biraz tutucudur. Ama ne hikmetse yinede en kaşar kızlar yine böyle yerlerden çıkabiliyor.
Burada istediğiniz kıza asılamazsınız ..Gidip konuşamazsınız.. Adamın aklını alırlar .. Abisi yok mu o zaman babası vardır oda mı yok ee mahalleli ne güne duruyor.

Ama kızlarımız çok fena dedik ya kimisinin çevirmediği iş yemediği halt kalmıyor. İşte bu yüzden erkeklerimizin hepsi mahalle içinde efendi sakin sessiz kendi halinde insanlar olarak görünüyorlar
Fakat işin aslı öyle mi birde şehirde görün siz bizi ..

Geçenlerde bir aile ortamında otururken mahallenin kızlarından söz açıldı. İşte yeni nesil şöyle böyle .. Kızların hepsinin elinde sigaralar biralar hiç utanmıyorlarda hepsi açık açık giyiniyor falan filan. Fenalar yani. İş böyle olunca erkekler hiç dikkat çekmiyor. Hepsi efendi. İşte bu kanıya varıldı sohbet sırasında. Erkeklerimiz çok namuslu allahtan yoksa mahalle geneleve dönerdi.

Eveeet işte bu biz çok namusluyuz ama kızlardan namussuz olanlar var. İşte bunu seviyorum. Varoşun gözünde hep efendiyiz evet inanın biz efendiyiz ..

ÇIK ARkadaşım aradan..

25 Ağustos 2010 Çarşamba

Çok güzel söylemiş Sagopa Kajmer.. Arkadaşlıklar neden en az bir çıkara dayalı .? Bu sorunun cevabını uzun süre aradım.. Belki boşuna bir çabaydı ama aramaktan bıkmadım.. Şu aralar tam olarak olmasa da bulduğuma inanıyorum cevabı..

Yaşadığımız dünya maddeden oluşuyor her şeyden önce .. Bundan dolayı insanlar maddiyata tapar olmuş. Manevi çıkarlar yada manevi kazançlar kesmez olmuş insanları.. Sadece arkadaşlık değil hangi ilişkiye bakarsanız bakın bir çıkar görürsünüz mutlaka.. İnsanları bağlayan asıl varlık sevgi yada buna benzer şeyler değil artık günümüzde .. Tam tersine ortada bir madde varsa bağda vardır. Maddi olarak güçlüysen her şey elinde demekmiş.. Kimilerine göre..

Ama hayal ettiğimiz dünya bu değildir.. Olmayacak da... Biz gene samimiyetin , dostlukların peşinde olacağız..

online oyun delisi.. asosyal ve triptonik gençlik..

2 Ağustos 2010 Pazartesi

Öyle bir zaman geldi ki artık hiçbir şey kesmez oldu gençliği... Tam o sırada online oyun fırtınası başladı.. O ara boşlukta uçuşmakta olan gençlik kapıldı rüzgara bıraktı kendini..

Ama o fırtınanın gittiği yer belliydi. Tam bir asosyal boşluğa doğru gidiyordu. Ama aldırmadı gençlik , kanı kaynıyordu .. Bu enerjiyi farklı bir şiddetle dışarı vuruyordu artık. Sanalda olsa ona buna sataşıyor , kesiyor , biçiyordu.

O da yetmez oldu artık. Çünkü oyunun gerekleri sadece zaman ve çaba değil maddi olarak da bazı şeyler istiyordu. Para harcar oldu buna hemde olmayan parayı. Parasız kaldı oyun için yine akıllanmadı.

Bunların hepsinin yanı sıra asıl hayatından çaldığının farkında değildi. Sosyal olmak ne demekti farkında değildi. Artık kimilerine göre yaşayan ölüydü. Ot tabiri çok doğru bir yaklaşımdı.

Sonra zaman geldi bazı şeylerin farkına vardı. En güzel çağındaydı aslında ve dışarıda canlı, güzel, neşeli bir hayat vardı. Kimi arkadaşlarını gördü oyundan kopan. Hayata öyle bir açlıkla atılmışlardı ki her tuttuklarını koparıyor, kimse tutamıyordu onları.

Yine aldırmadı bu duruma bir süre daha böyle devam etti ve sonunda yettiğini anladı. Ama kendinin kurtulması yetmiyordu. Tüm asosyal ve tribal gençliği bundan kurtarmalıydı. Ama sadece kendine faydasının dokunabileceğini anladı ve pes etti sonunda her şeyi zamana bıraktı.

Zamanla kurtuldu herkes ve hayata döndü. Neler kaybettiklerini anladıklarında çok geç değildi ama çok çalışmak gerekiyordu. Asosyal gençlik artık hayatın içindeydi..

oğlun yine kaçık anne :))

sanırım bir annenin en son isteyeceği şey ortama ayak uyduramayan aykırı bir oğlunun olmasıdır.. ama sonuçta evlattır ister istemez sevilir..

babaannem küçükken hep derdi ki onlar bana etti sende onlara et yavrum.. ne yaptılar acaba bunlar diye düşünmekle birlikte bu sözü o kadar çok söyledi ki sanırım bilinçaltında etki bırakmış olmalı..

rahmetli daha ölmeden önce başladı her şey.. başladık çatışmaya.. beddua ister istemez tutuyordu..
sadece aileye karşı değil tüm dünyaya karşı bir aykırılık söz konusu oldu...

ne iş yapıldıysa düzgün olmadı hepsi farklı yollar izlenerek oluşturuluyor ve sonunda çöküyordu..
ama çöke çöke sonunda sistem oturdu ve kendi yolunu çizmeye başladı aykırı çocuk..

tabi bunda bazı kurallara ayak uydurmak yapmak zorunluydu .. oda sisteme boyun eğiyordu ama kendi doğrusundan şaşmadan hiçbir zaman..

müendiz bey.. müendiz bey..

1 Ağustos 2010 Pazar

bir zamanlar böyle bi reklam vardı .. adamın biri kamyonun koltuguna oturuyor bakıyor direksiyon ters tarafta.. sonra başlıyor bağırmaya.. mühendiz bey mühendiz bey ..

işte o zamanlar çok garip geliyordu bu kelime bana.. sonra okulu kazanınca artık denmeye başladı yavaş yavaş ve sonunda bitti.. olduk mühendis bey ..

evet bu kelimeyi seviyorum.. mühendis olmaktan ziyade bilime meraklı biri olarak bunun içinde bir yerlerde yer almak güzel benim için..

ama en aykırı mühendislerden birisi karşınızda duruyor desem yeridir.. kafanızdaki mühendis kalıbını yıkmaya hazır olduğumu düşünüyorum çünkü mühendis deyince insanın aklına daha oturaklı beyefendi bir insan geliyor ama bizim nesilin bunu değiştireceğine şüphem yok..

mesleğimiz zor orası kesin.. ya biz değiştiririz mühendis kimliğini yada bizde zincirin bir parçası olur çıkarız.. bunu zaman gösterecek tabi ki..

varoşların rockcısı vol.1

ewt quant dedik felsede dedik biraz kendi içimize döndük ama sanmayın hep oradayız .. bir o kadarda dışarıdayız.. birazda dışarıdaki olaylardan bahsedelim..

varoşları ya bilirsiniz ya bilmezsiniz .. ben size kısaca anlatayım kendi penceremden..

varoş deyince şehrin dışına atılmış.. kültür seviyesi düşük.. yaşayan insanların yüzde doksanının geçim sıkıntıları olan bir yer gibi düşünebilirsiniz.. haklısınızda.. şehrin hem içinde hem yakın, hem dışında hem uzağındadır..

işte bende oranın içinden birisiyim .. herkese söylüyorum bunu ..gurur duyduğumdan değil tabiki..herkes bilsin diye..

burada insanlar basit ve kolay hayaller peşinden koşar.. ümitleri her zaman vardır günün birinde herşeyin güzel olacağına dair .. fakat hayat koşulları herkesi aynı yoldan gitmeye zorlamıştır..
ben kendi yolumdan gitmeyi seçtim.. çünkü herkesin gittiği yoldan gitmek belki güvenlidir ama bir anlamı yoktur zaten bilinen bir yoldur.. farklı şeyler göremezsiniz..

işte varoşlardan böyle bir farklılık çıktı .. rock kültürü varoşlardan birini bile etkisi altına aldı .. sadece müziğini dinleyerek değil yaşam tarzınada uyarak .. ewt farklıyız ve bunla övünüyoruz.. en azından bulunduğumuz ortamda öyleyiz ki bu farklılık burayla sınırlı kalmayacaktır..